28 Ocak 2013 Pazartesi

10. Kitap Çekilişi - Tolga Karanlıkoğlu Kitapları


    Evet bu seferki çekilişimizde hediyelerimiz  Sayın Tolga Karanlıkoğlu'nun kitapları olacak.

   Tolga Bey ile e-posta ortamında da olsa tanıştık ve çok sevdik. Bizim de merakla okumak istediğimiz kitaplarını (Fatih'in Kahramanı Kara Büyü ve Mavi Ayın Altında) ve yazarımızdan sürpriz bir hediyeyi 3 kişiye hediye edeceğiz.  Kitaplar Tolga Karanlıkoğlu tarafından adınıza imzalı olarak gönderilecek.

   Bu seferki katılım şartlarımız biraz değişik olacak bir set blog izleyicilerine, bir set Facebook takipçilerine ve bir set de Twitter takipçilerine gidecek.

Blog çekilişi için:
   02.02.2013 saat 23:59'a kadar, izleyicimiz olarak bu yazımıza e-posta adresinizi de içeren bir yorum bırakmak.

  Çekilişimizi görseli ile blogunda paylaşan ve bu yazımıza paylaşım linkini yorum olarak bırakan blog arkadaşlarımız ise +1 şans daha kazanacaklar. (Kampanya blogları çekilişi dahil edilmeyecektir.)

Facebook Çekilişi için:
   Beyaz Kitaplık Facebook sayfasını beğenmek, linkte (http://www.facebook.com/photo.php?fbid=398194410273169&set=a.198760170216595.45473.196236060469006&type=1) bulunan paylaşımımızı beğenip paylaşmak ve altına katıldığınıza dair yorum bırakmak.

Twitter Çekilişi için: 
  Beyaz_Kitaplık Twitter hesabını takip etmek ve linkte (https://twitter.com/Beyaz_Kitaplik/status/295787772197879808) bulunan tweetimizi RT'lemek

 Her ortamdaki çekilişe ayrı ayrı katılıp kazanma şansınızı arttırabilirsiniz.

18 Ocak 2013 Cuma

Kitap Kardeşliği - Kitap Okuma Grubu


   Bir kaç gün önce Instagram'dan uyarı geldi, biri bizi etiketlemiş. Etiketlendiğimiz fotoğrafa gittiğimizde sevgili Stylopunk'un yukarıdaki iletisiyle karşılaştık. Çok güzel bir öneriydi, fakat eşim de, ben de Yüzyıllık Yalnızlık'ı okuduğumuz için bu güzel düşüncenin ilk kitap okumasına katılamadık.

    Eğer sizler okumadıysanız bu güzel grupla okuma fikrini kaçırmayın.   
   Stylopunk'un son paylaştığı fotoğrafta sayı 50 kişi gibi görünse de, her geçen dakika sayı artıyor. Siz de listeye dahil olmak isterseniz, Instagram hesabınızla linkte bulunan fotoğrafın altına katılmak istediğinizi belirten bir yorum yapmalısınız. http://statigr.am/viewer.php#/detail/371649010453156227_194768043

Not: Sadece instagram kullanıcıları mı katılabiliyor sorusu üzerine Stylopunk'un açıklaması:

 Stylopunk'un Kitap Kardeşliği hakkında blogunda yazdığı yazı: http://stylopunk.blogspot.com/2013/01/kitap-kardesligi-yuzyillik-yalnizlik.html

9. Çekilişimiz (YananKaravan) Sonuçlandı


Çekilişimiz 17.01.2013 23:59 itibariyle bitmiştir.

Şartları eksiksiz şekilde yerine getirenler ve + haklarla toplam 108 sayısına ulaştık.

Random.org ile belirlediğimiz
YANANKARAVAN Yayınları
kitaplarına sahip olacak ilk şanslı kişi


...
...
...

85 numara sırasıyla...

16 Ocak 2013 Çarşamba

Dublörün Dilemması - Murat Menteş

DUBLÖRÜN DİLEMMASI
MURAT MENTEŞ
İletişim Yayınları
2011, 16.Baskı
264 Sayfa

AFD:
   Dublörün Dilemması'nın methini çok duymuştum, geçen sene düzenlenen Bursa Kitap Fuarı'nda almamıza rağmen yeni okuma fırsatım oldu. 

  Bazı insanlarla tanışırsınız, muhabbetiniz koyulaşır da "sen bugüne kadar neredeydin?" dersiniz ya, Dublörün Dilemması aynı cümleleri söyletti bana. İlk sayfadan itibaren gerçekten çok keyif alarak okudum. Kitap hiç bitmesin istedim fakat istemeye istemeye iki gün içinde bitirdim. Elimden bırakamadım desem yeridir.

   Kitap içeriği hakkında tek söyleyeceğim; kitabın baş kahramanı Nuh Tufan gibi bir arkadaşımın olmasını çok isterdim. (Çok açıklayıcı oldu değil mi?)

   Kitabın kurgusu güzel fakat kurgudan ziyade, kitabın içinde geçen her cümle her benzetme birbirinden güzel. Bazı kitaplarda, konu akıcıdır fakat içinde edebiyat yoktur, bazılarında ise her cümle birbirinden özenle hazırlanmıştır fakat kurgu yoktur. Dublörün Dilemması'nda ise güzel olan her şey bir arada. 

   Kitabın en kötü yanı ise bitirdikten sonra, benim gibi elinizde başka bir Murat Menteş kitabı da yoksa "ben şimdi ne okuyacağım?" sorusunun cevabını bulamamaktır.

   Murat Menteş, aralarında; Ah Muhsin Ünlü, Alper Canıgüz, Aslı Tohumcu, Emrah Serbes, Hakan Bıçakcı, Murat Uyurkulak ve bir çok güzel kalemin yazılarının bulunduğu afilifilintalar.com 'da da yazıyor. Afili Filintalar kesinlikle takip edilmeli.


Leyla ile Mecnun'da Dublörün Dilemması ve Korkma Ben Varım.
Video için teşekkürler Sevi Hanım.

Altı Çizilesi:
-Çok beklettim mi?
-Evet, ama bu bir rekor değil. 

   Yanılgılarımızın çoğu, düşüneceğimiz yerde duygulanmak ve duygulanacağımız yerde düşünmekten doğar.

   Mühim olan problem çıkartmaktı, çözüm nasıl olsa bulunurdu.

   İhlal, daima yasağı sollar; bu kuraldır.

   Ben ahmak ıslatanım, şimdi de seni ıslatacağım.

   Falcı, müşterisinin göremediği bir şeyi gören kişidir: Onun bir budala olduğu. 
 -Ambrose Gwinneth Bierce-

   Bir erkeğin hayatında, ses etmeyip pes ettiği anlar vardır.


12 Ocak 2013 Cumartesi

Senden Başka Yok - Marian Keyes

SENDEN BAŞKA YOK
Anybody Out There
MARIAN KEYES
Çevirmen: Zeynep H. ATEŞ
Artemis Yayınları
Temmuz 2008, 5.Baskı
538 Sayfa

MRW:
   Marian Keyes'in bu kitabını bulmak gerçekten çok zor oldu. Eşim askerdeyken kütüphaneden alıp okumuş ve şiddetle benim de okumamı istemişti. Fakat bir çok kitapçıda, İstanbul gezimizde uğradığımız sahaflarda ve internette aramamıza rağmen istediğimizi bulamadık, bulduklarımız da cep boydu. Ailecek cep kitaplarını pek sevmediğimizden inat ettik ve sonunda Çanakkale'de zaten az sayıdaki sahaflardan biri olan Truva Kitap'da  bulduk. Sizler de bulamadığınız kitaplar için www.truvakitap.com ' a da göz atabilirsiniz.

   Kitap çok kalın olmasına rağmen konusu çok güzel ve akıcı sanıyorum iki üç günde bitirdim. (Bu kitabı üç ay önce bitirmiş fakat bir türlü yorumlayamamıştım) Günümüzde zor bulunan ve parmakla gösterilebilecek bir aşk hikayesi anlatılıyor kitapta. Anna'nın Aidan'a olan sonsuz aşkı eminim okuyan herkesi derinden etkileyecek, vay be dedirtecek. 

   Marian Keyes'in nüktedan tarzıyla tanışmak, eğlenceli ama dokunaklı bir aşk hikayesi okumak isterseniz bu kitaba mutlaka bir şans verin.

   Marian Keyes "chic lit" türü kadın romanlarının en önemli kalemlerinden kabul ediliyormuş. Benim gibi "chic lit" tarzı neymiş ilk defa öğrenecekler için küçük bir açıklama; New York gibi metropol şehirlerde tek başına yaşayan, kendi ayakları üzerinde duran, bol bol partilere giden, erkeklerle çıkan, alışverişten hoşlanan kadınların hayatının anlatıldığı romanlar.

AFD:
   Evet bir erkek olarak chic lit tarzı bir eser okumuş olabilirim :) Fakat o zaman benim chic lit diye bir tarzdan ve bu tarzın içeriğinden haberim yoktu. İyi ki de yokmuş, chic lit tarzının içeriğini bilsem; büyük ihtimalle ön yargı ile yaklaşıp "bu tarz bana uygun değil" diyecek ve bu güzel aşk hikayesini kaçırmış olacaktım. Sevdiğimden ayrı kalmanın hüznüyle bir aşk romanı okumak istemiştim, elim bu kitaba gitti, okudum ve kesinlikle çok beğendim. 


9 Ocak 2013 Çarşamba

Şeker Portakalı'ndaki Müstehcen Kelimeler

ŞEKER PORTAKALI
O Meu Pé de Laranja Lima
JOSE MAURO de VASCONCELOS
Çevirmen: Aydın EMEÇ
Can Yayınları
1996, 26.Baskı
208 Sayfa



AFD:
   Hepiniz biliyorsunuzdur, bir veli 7. sınıfa giden öğrencisine Şeker Portakalı'nı okutan, Türkçe öğretmeni hakkında soruşturma açılmasını istedi.

   Veli "kitabı okuduğunu ve şok olduğunu belirterek kitabın Türk örf ve ananelerine aykırı müstehcen içeriğe sahip olduğunu, içinde birçok argo sözcük ve küfür içerdiğini" söylemiş.

    İl Milli Eğitim Müdürlüğü de görevini yaparak!!!  şikayet dilekçesi verilmesi üzerine, 5 kişilik komisyon heyeti oluşturdu. 3 Aralık'ta toplanan Komisyon Milli Eğitim Bakanlığı'nın onayıyla yıllardır liselerde okutulan kitabın bazı sayfalarının "ahlaki olmayan" bölümler içerdiğine karar vererek, Milli Eğitim Bakanlığı'na başvurdu.

    Haydi veli sorunlu bir insan anladık, İl Milli Eğitim Müdürlüğü çalışanları da bir yanlışlık yapıp 100 temel eser arasında bulunan bir kitap için öğretmene soruşturma açtı. Peki pek sayın İzmir İl Milli Eğitim Müdürü, bu nasıl bir açıklama böyle;


   "Kitabı okumadım ama vallahi bir gencin çok da bilmesi gereken önemli bir konu değil diye düşünüyorum." 

   Kitabı okumadan nereden, nerenden anlıyorsun? Nasıl bir ermişsin sen öyle...

   Milli Eğitim Bakanı'mızın olanlar üzerine yaptığı açıklamanın içinden elle tutulur tek cümle: ""Şeker Portakalı" ve "Fareler ve İnsanlar" ile ilgili sansüre ilişkin bir işlemin söz konusu olmadığı".

 Bence çok yetersiz, bu kitaplar hakkında soruşturma açan personelin görevlerini neden yanlış yaptıklarının sorulması, Milli Eğitim Müdürlüğü çalışanlarının Milli Eğitim Bakanlığı'nın belirlediği 100 Temel Eseri bilmemesinin kabul görülemeyecek bir yanlış olduğunu söylemesi gerekirdi.

   Bu saçmalıklar üzerine biraz geç de olsa çocukluğumda okuyamadığım Şeker Portakalı'nı okudum. Bu ayarsız zihinlerin neyi müstehcen bulduğunu anlamak istedim. 

    Çok uğraştım içinde müstehcen bir şeyler bulmak için. Hatta kendimi öyle koşullandırmışım ki; Portuga'nın Zeze'ye yaklaşımından şüphelendim, "bu adam ne yapmaya çalışıyor acaba?" dedim. İşte insanın içine fesatlık tohumunu ekersen böyle herşeyi kötüye yorar. İçteki fesatlığın dışa vurumu... 

   Kitapta iki tane küfür geçiyor bunları da müstehcen!!! çocuk Zeze söylüyor. Fakat Zeze bunları da söylüyor;

"Ne dedin?"
"Onun bunun çocuğu, şey çocuğu kadar kötü mü... Öbür çocuk kadar?"
"Aşağı yukarı aynı şey."
"Peki bir daha söylemem."

Görmek isteyene... 


Başka hangi "ahlaki olmayan" kelimeler varmış bakalım;
  Lanet, Şeytan, Çatlak, Domuz, Ödlek, Cadaloz, Bok ve Kıç (Kıç'a da Kaide ya da Popo denildiğini öğreniyor Müstehcen!!! Çocuk Zeze)

    Başka ne var; Ebemkuşağı bu sizin anladığınız şekilde bir şey değil, Google Amca'nıza sorun göstersin.

   Bir de Totoca var; bu da sizin totonuzdan anladığınız gibi bir şey değil. Zeze'nin abisinin ismi. Örnekle açıklayayım; futbolcu Kaka var ya, onun gibi... Anlayabildiniz mi ki? Gerçi siz okumadan anlıyordunuz değil mi?

   Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu'nda bu kelimelerden çok daha müstehcenlerini, benim bu yaşıma kadar duymadığım geniş bir yelpazeyi sunuyorsunuz bize.... Bizi sizden kim koruyacak...

    Geçelim artık bunları, Şeker Portakalı'nı beğendim mi? Tek kelimeyle pişmanım. Şeker Portakalı'nı bu kadar geç okuduğum için. Bu kadar güzel bir hikaye olabilir mi? Zeze'yi alıp sarasım, kollayasım, Portuga'sı olasım geldi. Koskaca adamın gözlerini doldurdun ya Zeze...

    Belki çocukken tanışamadım Zeze'yle ama, şimdiden itibaren Zeze benim en büyük kahramanım. Bilinçli bir veli olarak da çocuğumuza kesinlikle okutacağım bir kitap olacak Şeker Portakal'ı.

     Çünkü Zeze onların anladığu gibi "Müstehcen" bir karakter değil, aksine; boyamadığı ayakkabıya ödenen ücreti almayan, okula yiyecek bir şey getiremediği için üzülen öğretmeninin verdiği böreği kendinden daha aç olduğu düşüncesiyle bir başka arkadaşıyla paylaşan, onurlu ve gururlu bir çocuk Zeze...

   Son olarak bu aptal tartışmaları ortaya atan akıllı! insanlara bir kez daha teşekkür ediyorum. Şeker Portakalı ve Fareler ve İnsanlar'ı gündeme getirdiğiniz için. Şu an çok satan listelelerinde Şeker Portakalı'nı görüyoruz. (Haftanın çok satan kitapları listesi) Sayenizde teşekkürler... 

    Siz kitapları müstehcen bulsanız, hatta yasaklasanız ne olur ki; sizin yüce! beyninizden çok daha açık fikirli beyinlere sahip anneler, babalar, veliler oldukça bu yasaklar sizi bağlar bizi değil...

 Yazarlarımız bu konu hakkında neler söylemiş:






7 Ocak 2013 Pazartesi

9. Kitap Çekilişi - YananKaravan


   YananKaravan Yayınları'yla Kitap Eylemcisi'nin çekilişiyle tanışmış olduk. Eylemci'nin çekilişinde şanslı isimlerden biri olamadık. Fakat YananKaravan Yayınları'ndan Arkın Bey bizimle temasa geçerek bir çekiliş de bizim blogumuz aracılığıyla yapmak istediklerini söyledi. Biz de seve seve kabul ettik tabii ki.

Çekilişte 9 farklı kitap bulunuyor, bunlar:
1- Ayna - Arkın Çalapala
2- Albina - Arkın Çalapala
3- Alt Raf - Can Tan
4- Expose Dejavu - Arkın Çalapala
5- Yaşam Hastası - Burcu Eken
6- Aktör Mert Turak - Hamdi Gültekin
7- Hello Mr. Ginoo - Serkan Çatar (Kitap Kumbaram'ın yorumu için tık tık)
8- Sokak Hüzün Kokar - Suphi Yalman
9- Mesihizen - Nezih Abiş (Kitap Eylemci'sinin yorumu için tık tık)

3 kişi 2'şer kitap 1 kişi'de 3 kitap kazanacak.


Çekilişe katılmak için tek şart:
17.01.2013 saat 23:59'a kadar, izleyicimiz olmak ve bu yazımıza  yorum yazmak. (Adsız yorumlar dikkate alınmayacaktır)
Kargo ödemesi tarafımızdan karşılanacak olup sadece Türkiye içi gönderim yapılacaktır.


Şansınızı arttırmak isterseniz:
1. Blogunuz ya da sitenizde çekilişimizi fotoğraflı olarak duyurursanız (+1) (Kampanya bloglarının paylaşımları kabul edilmeyecektir)
2. Facebook'ta Beyaz Kitaplık'ı beğenip çekiliş duyurumuzu herkese açık olarak paylaşırsanız (+1)
3. Twitter'da Beyaz_Kitaplik 'ın ve YananKaravan'ın takipcisi olup çekiliş duyurumuzu paylaşırsanız (+1)

Not:  
Blog, site, facebook veya twitterda çekiliş duyurusunu paylaşanların linklerini yorum olarak yazması gerekmektedir. 
Çekiliş Random.org ile yapılacaktır.


5 Ocak 2013 Cumartesi

Konuk Yazarlık - Geocaching

Görsel alıntıdır.


AFD:
   Blogumuzda ilk defa bir konuk yazara yer veriyoruz. OMActivities blog yazarı Özgehan Bey sayesinde Geocaching ile tanışmış, küçük bir deneyim yaşamıştım. Geocaching ile nasıl tanışıp bu oyunun bizi nasıl heyecanlandırdığını ve ilk saklı kutuyu nasıl bulduğumu anlatmaya çalışmıştım. 

   Bu yazı ise geocaching hakkında bilgi aldığımız ve bizden geocaching hakkında yardımını esirgemeyen OMActivities blog yazarın Özgehan Bey'den ve yine geocaching hakkında. 



OMActivites:

   Merhaba herkese, 
 Beyaz Kitaplık Blog' unda OMActivities blog'u ve geocaching hakkında şu yazıyı görünce çok heyecanlanmıştım. Aslında beni hangisinin daha çok heyecanlandırdığını o an anlamamıştım. Geocaching oynayan yeni birilerinin olması mı yoksa blog'umun tanıtılmasının mı daha önemliydi? 

   Şimdi tekrardan baktığım zaman ikisinin de aynı heyecanı verdiğini görüyorum. Çünkü ikisini de yapmak hoşuma gidiyor. Blog yazmayı seviyorum çünkü yeni insanlara bu sayede ulaşabiliyor ve hoşlandığım konuları yazabiliyorum. Geocaching oynayarak da keyifli vakit geçiriyor bir nevi küçük bir define bulmuş kadar seviniyorum. İşte bu yüzden tekrardan buraya dönüp size geocaching ile ilgili bir yazı yazmak istedim. Hem blogum için hem de geocaching konusunda tekrar küçük de olsa bir hatırlatma yapmış olmak için...

   Bir seneden fazladır blogumda farklı konularda yazılar yazıyorum. Ortak nokta: Yazdığım etkinliklerin yaptığım aktivitelerin FARKLI olması. Geocaching, oryantiring, Madrun, Kutup Ayısı Yüzüşü gibi. İşte bu yüzden geocaching hakkında yazmak hoşuma gidiyor ve şimdi konumuz geocaching olduğu için konuyu dağıtmamaya çalışacağım. 

  Bir sene içinde bu oyunu benim tanıtmalarım sayesinde oynayan kişi sayısını tam olarak bilmiyorum. Tam sayıyı bilmeme de imkan yok, ama bildiğim Beyaz Kitaplık blog yazarları benim sayemde bu oyunla tanıştı ve 7 adet kutu sakladı. 

  Amacım oyunun gelişmesini daha fazla kişi tarafından oynanmasını sağlamak ve saklanmış kutu sayısını arttırmak. Daha fazla oyuncu olduğu zaman daha fazla kutu saklanmış olacak ve oyun hakkında bilinç artacak. İşte bu yüzden daha fazla kişiye ulaşmak ve daha fazla kişinin kutu saklamasını sağlamaya çalışıyorum. 

   Umarım Beyaz Kitaplık okuyucularından bu oyunla ilgilenen yeni kişiler çıkar ve hevesleri gelip geçici olmaz. Ben blogumda elimden geldiğince geocaching hakkında bilgi vermeye çalışıyorum. Eğer sorunuz olursa lütfen çekinmeden sorun. Son olarak şu ana kadar 7 kutu sakladığın için Teşekkürler Beyaz Kitaplık. Belki bir gün organize ettiğimiz küçük geocaching etkinliklerinden birinde karşılaşırız kim bilir? 
iyi avlanmalar..

Özgehan Omag

4 Ocak 2013 Cuma

Adı: Aylin - Ayşe Kulin

ADI: AYLİN
AYŞE KULİN
Remzi Kitabevi
Nisan 2000, 73.Baskı
344 Sayfa

MRW:
   Evimizde Ayşe Kulin kitapları hep olmuştur. Annem, ablam, teyzem hatta babam bir çok kitabını okur ve çok beğenirlerdi, benimse hiç ilgimi çekmezdi Ayşe Kulin kitapları. Geçen aylarda ailemin yanına gitmiştim, oradaki kitap arşivini karıştırırken "Adı Aylin" çarptı gözüme, çok geçmedi hemen sardı kitap, pişman etmedi beni, hatta gelirken "Füreya" adlı romanı da aldım yanıma, okuma listeme ekledim hemen.

   Biraz kitaptan bahsetmek istiyorum; Aylin'in hayat hikayesi çok ilginç ve eğlenceliydi, elimden bırakamadım diyebilirim. Yazarın kullandığı dil de sade ve akıcıydı. Adı Aylin romanı kurgu değil, gerçek bir yaşam öyküsüydü. Kökleri Giritli Deli Mustafa Naili Paşa'ya kadar uzanan bir ailenin kızı olan Aylin Devrimel'in fırtınalı yaşamının anlatıldığı roman beni çok etkiledi. Aylin'in başından geçenler oldukça çarpıcıydı fakat bana ara sıra böyle bir hayat var mı gerçekten dedirtti, çünkü Aylin çok cesur ve kafasına koyduğunu mutlaka yapan bir kadın olduğundan hayatını uçlarda yaşamış. Bazı sayfalarda hak verdim Aylin'e, bazı sayfalarda ise yok artık daha neler dedim :) ama sevdim Aylin'i. Türk kadınlarına örnek olmalı Aylin, keşke tüm kadınlar onun kadar dik yürüyebilse, hayata meydan okuyabilse..

   Aylin'in ablasıyla bazı konuşmaları beni çok güldürdü, espri anlayışı oldukça gelişmiş, egoları olmayan, farklı bir kadın Aylin, tüm hayatı boyunca gözünü budaktan sakınmayan, her an her şeyi yapabilen bir kadın. Bence şimdiye kadar okumadıysanız mutlaka okuyun.

   Kitapla ilgili negatif sayılabilecek 2 şey söyleyebilirim. birincisi benim okuduğum baskıda kitap kapağında Aylin'in rütbesi albay olarak yazılmış, fakat kitap bittiğinde Aylin yarbaydı eğer askere dönseydi ve 2 yıl daha çalışsaydı albay olacaktı ama bu olmadı. Bu yüzden bir hata yapılmış olduğunu düşünüyorum. Bu kitabı okuyup ta bu konuda bir bilgisi olan varsa umarım beni aydınlatacak bir yorum bırakır. İkincisi kitabın sonu beni çok üzdü ve havada kaldı Aylin'in başına ne geldi? Kitap gerçek bir hayat hikayesi olduğundan evet belki bu olay hiç çözülemedi ama bir okuyucu olarak beni çok merak içinde bıraktı :( Keşke neler olduğunu öğrenebilseydik..

   Kitapta çok hoşuma giden diyaloglar vardı, iki tanesini burada yazmak istiyorum. hem sizin de kitabın dili hakkında biraz fikriniz olur.

"Gazla Aziz" dedi Nilüfer,
Bir süre sonra İsviçre sınırından girmişlerdi. Çığlık çığlığa bağrışıyorlardı arabada.
"Şurada dur, tuvalete gideceğim" dedi Nilüfer.
"Duramam. İlk duracağım yer benzinim biterken benzinci olacak" dedi Aziz.
"Aziz çok sıkıştım"
"Donuna yap Nilüfer."
"Ben günlerdir donuma yapıyorum heyecan ve korkudan, öldürsen durmam."


"Nilüfer ne olur evlenmek için acele karar verme" diye yalvardı Aylin.
"Ben kararımı çoktan verdim" dedi Nilüfer.
"Sen o dedeyle evlenirsen ben de sırıkla evleneceğim bilmiş ol."
"Sana sırıkla mutluluklar" dedi Nilüfer.

2 Ocak 2013 Çarşamba

Yeni Bir Yıl ve Geçen Bir Yıl...


    Tüm dostlara merhaba, öncelikle yeni yılınızın sağlık, huzur ve mutluluklar getirmesini dileriz.

   Uzun zamandır enerjimiz azaldı Beyaz Kitaplık ailesi olarak, farkındayız. Bahsetmiştik daha önce de, taşınma olaylarıyla başladı bu uzaklık, derken internet bağlantısı bekledik bir süre, ev yerleştirmece, ufak sağlık sorunları, derken bloğumuzu boşladık. Aslında bu süre zarfında da bir çok kitap okundu ama yorumlayamadık bir türlü.. Artık bu ay toparlamaya çalışacağız yorumları.

   Yeni bir yıldan sağlık, mutluluk, huzur, tabi ki para :) ile birlikte eski aktif halimize geri dönmek istiyoruz elbette. 

   2012 Beyaz Kitaplık ailesi için güzel bir yıl oldu, üstelik eşimle bana minicik bir sürpriz de verdi :) Allah'ın da izniyle 1 ay sonra küçük kitap kurdumuzu da alacağız aramıza. Yani anlayacağınız heyecan dorukta. Yeni oyun arkadaşına kavuşmayı bekleyen sabırsız bir baba, günleri saymaya başlayan şaşkın ve gergin bir anne var artık bu evde. Bu yüzden ister istemez dikkatimiz başka yerlerdeydi bu aralar.

  Son olarak, blogumuzun da değerlendirmesini yapalım; 22.12.2012 tarihi itibariyle blogumuz 1 yılı devirmiş bulunuyor. Bu süre zarfında Beyaz Kitaplık bize neler kazandırdı? İlk başta çok güzel dostluklar kazandırdı. Mesafe uzaklığından çoğu dostumuzla yüz yüze gelemesek de, internet ortamında bile varlıkları içimizi ısıttı. Blogdan tanışıp, Çanakkale'ye taşınan çok güzel bir dostluğumuz da oldu. Kitapları hakkında yazdığımız yazıları beğenen, yazdıklarımıza değer veren değerli yazarlar ve yayınevi temsilcileriyle tanıştık.

   Kötü anlarımız da oldu tabii, her bloggerın nefret ettiği emeğinin çalınması duygusunu yaşamak, yazdığımız yazının çektiğimiz fotoğrafın izinsizce kullanılmasını görmek çok üzdü bizi. Elimizden geldiğince engellemeye çalışıyoruz fakat üretmekten aciz insanların bu kadar fazla olduğu bir ortamda ne kadar başarılı olabileceğimizi  de bilmiyoruz.

   Fakat "Okuduğumuz kitapların değerlendirmesini yaparak, bir kaç kitapsevere bile fikir verebilirsek ne mutlu" diyerek çıktığımız yolda, yazdıklarımızın değer görmesi çok sevindirdi bizi.

   2013'ün hepimize çok daha güzel günler göstermesini dileriz. Mutlu yıllar...


2012 de okuduğumuz kitaplar arasında en çok beğendiğimiz 10 romanın adlarını da vermeden olmaz. :)

MRW:
Senden Başka Yok - Marian Keyes Henüz yorumlanmadı :(
Dorian Gray'in Portesi - Oscar Wilde Henüz yorumlanmadı :(

AFD:
Dublörün Dilemması - Murat Menteş Henüz yorumlanmadı :(
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...