23 Kasım 2013 Cumartesi

Beyoğlu'nun En Güzel Abisi - Ahmet Ümit

BEYOĞLU'NUN EN GÜZEL ABİSİ
AHMET ÜMİT
Everest Yayınları
Ekim 2013, 1. Baskı
412 Sayfa


AFD:
    Ahmet Ümit'in son kitabını Kitap Kardeşliği okuma grubumuz ile okudum. Kitap Kardeşliği ile okumanın nasıl farklı bir zevk olduğundan daha önce de bahsetmiştim. Kitap Kardeşliği nedir merak edenler için: http://beyazkitaplik.blogspot.com/2013/01/kitap-kardesligi-kitap-okuma-grubu.html

     Gelelim Beyoğlu'nun En Güzel Abisi'ne, bu kitapta da bizi tanıdık karakterler; Başkomser Nevzat, Ali ve Zeynep komiserler karşılıyor. Mekan Tarlabaşı, Tarlabaşı'nda bir ceset; Engin, Engin'i öldürmüş olma ihtimali bulunan ve suçu birbirlerine atan cinayet zanlıları.

     Her Ahmet Ümit kitabında olduğu gibi katili ararken, romanın alt metninden bir şeyler öğreniyoruz. Alt metinde bu seferki konumuz Tarlabaşı'nın tarihi. Bu kitaptan önce orada ne yaşandığını, üzülerek söylemeliyim ki, bilmiyordum. İstanbul'u pek bilmem ama Tarlabaşı'nın nasıl kötü bir semt olduğunu hep duyardım. Tarlabaşı'nın neden bu durumda olduğunu Ahmet Ümit sayesinde öğrenmiş oldum. Ve Gezi Parkı'nın bence romana işlenmesi gayet güzel olmuş, olayların ne tarafında olursak olalım, orada müthiş bir kenetlenmenin yaşandığını ve uygulanan yanlış politikalarla polisin halka nasıl düşmanmış gibi gösterildiğini maalesef şahit olduk. Ahmet Ümit'te bunları romanının alt metninde kullanmış. Açıkçası beni hiç rahatsız etmedi.

- Kitabın gidişatnı etkileyecek bilgi içerir, kitabı okumayanlar lütfen bu bölümü okumasın-
    Ahmet Ümit'i tek eleştireceğim nokta, kitapta kendinden bahsedip kitaplarını övmesi, bana çok gereksiz ve itici geldi maalesef. Belki okuyucuyu şaşırtmak, farklı bir katil zanlısı profili çizmek adına konmuştur ama olmamış. Tamam ben düşündüm acaba katil yazar mı çıkacak diye, hatta katil yazar çıkarsa bir daha Ahmet Ümit kitabı okumam da dedim. (İyi ki çıkmadı) Fakat gerçekten çok gereksiz olmuş, kitapta sırıtmış ve benim düşünceme göre kimse kendini, yaptığı işi övmemelidir. Sizi başkaları övmelidir. Ki Ahmet Ümit'in böyle bir şeye hiç ihtiyacı yoktu...
- Kitabın gidişatnı etkileyecek bilgi içerir, kitabı okumayanlar lütfen bu bölümü okumasın-

    Genelde Ahmet Ümit okuyanların çoğu, katili çok kolay tahmin ettiğini belirtir ve bu yüzden kitaptan zevk almadığını söyler. Ben böyle düşünenlerden değilim.

    Ahmet Ümit'in Genç Bakış programında gelen "Ahmet Ümit kitaplarını okurken artık kitabın yarısına geldiğimde katilin kim olduğunu tahmin etmeye başladım. Ahmet Ümit'in kurgusuna o kadar alıştım ki, her şeyi görüyorum, beni ne zaman şaşırtacak?" sorusu üzerine verdiği cevap mutlaka okunmalı.

  "Benim sorunum aslında "Katil kim?" meselesi değil. Benim romanlarımdaki ana mesele bu değil. Aslında polisiyede de artık bu bitti. Yani bu mesele Agatha Christie döneminde geçerliydi. "Katil kim?", "Kim yaptı?" ama artık bu değil önemli olan o hikaye içerisinde katilin neden suç işlediği? suçu yaratan koşullar ve cinayetin bir insan ruhunda yarattığı etki. Beni ilgilendiren bu, yani okurların büyük bir merakla o cinayeti takip ederken aynı zamanda hayat hakkında, yaşadıkları ülke hakkında, kendileri hakkında bilgi sahibi oluyorlarsa benim için bu yeterli" Katili ararken öğrendiklerim benim için de yeterli. Belki de bu yüzden seviyorumdur Ahmet Ümit'i.

  Son olarak yukarıda adını andığımız fakat öyle alelade adını anmakla geçiştiremeyeceğimiz, Başkomserimiz Nevzat'tan bahsetmeden olmaz. Benim, belki de herkesin görmek istediği polis profili. Karakter sahibi, babacan, yeri geldiğinde verilen görevi bile eleştirebilen onurlu bir polis Nevzat. Gerçekte böyle polislerimiz de vardır ama sayıları gerçekten çok az. Ya da böyle polislere uzun bir ömür şansı sunulmuyor diyebiliriz. (Rahmetli Gaffar Okan gelir hep aklıma)

    Başkomser Nevzat'ın ortaya çıkışını da şöyle anlatır Ahmet Ümit; Nevzat karakteri şöyle çıktı 1998 yılında Yeniyüzyıl gazetesi Avrupa'da ve Amerika'daki gibi biz de polisiye öykü yayınlayalım dendi ben de tam sayfa bir hikaye yazayım dedim ama burada bir baş karakter olsun dedim, Sherlock Holmes gibi Hercule Poirot gibi, Başkomser Nevzat böyle çıktı. Başkomser Nevzat'ı oluşturan bir gerçek karakter, iki sinema karakteri var. Gerçek karakter 12 Eylül öncesi Adana'da Emniyet müdürü olan Cevat Yurdakul'dur. Cevat Yurdakul öldürülmüştü o zaman. Namuslu ve dürüst bir insandı. Bir o esinledi beni diğerleri de iki sinema karakteri Yavuz Turgul'un Muhsin Bey filmindeki Muhsin Bey karakteri diğeri ise mutlaka izlemeniz önerdiğim Atıf Yılmaz'ın filmi ""Ah Güzel İstanbul"dur. Sadri Alışık'ın oynadığı Haşmet İbriktaroğlu. İki tane kaybetmiş İstanbullu ve bir gerçek polisten yola çıkarak  Başkomser Nevzat Karakterini yarattım.
 
   Ahmet Ümit okumaya, daha doğrusu, Ahmet Ümit'in içinde Başkomser Nevzat olan kitaplarını okumaya yazım sırasıyla başlamak gerekir diye düşünüyorum. Bence bir Kavim'i okumadan İstanbul Hatırası'nı okumak kesinlikle kitaptan alınacak zevki düşürecektir. Başkomser Nevzat kitapları yayınlanma sırasıyla şu şekildedir; Şeytan Ayrıntıda Gizlidir - Kavim - İstanbul Hatırası - Sultanı Öldürmek - Beyoğlu'nun En Güzel Abisi. Bir de henüz okumadığım üç adet çizgi romanı mevcuttur; Çiçekçinin Ölümü, Tapınak Fahişeleri ve Davulcu Davut'u kim öldürdü.

   Yazımı özetlemek gerekirse; Ahmet Ümit ve romanın baş karakteri Nevzat'ı çok sevdiğimden Beyoğlu'nun En Güzel Abisi'ni okurken oldukça keyif aldım ve Ahmet Ümit'e başlangıç kitabı olarak değil de, daha önce Ahmet Ümit okumuş olanlar için mutlaka önereceğim bir kitap.

gokcentunc.deviantart.com
Kitabın kapak fotoğrafının aslı.


Altı Çizilesi
   Genç arkadaşlarımızı daha iyi yetiştirmek için polis akademisine mutlaka bir vicdan ya da empati dersi konulması gerekiyordu. 

  Gezi Parkı'nda neler yaşandığını hatırlıyordum, korkunçtu. Hükümet acımasızca sürmüştü bizim çocukları göstericilerin üstüne. Hepimiz için utanç vericiydi. Bir kez daha anlamıştık ki bir ülkede otoriter bir yönetim varsa ilk kaybeden polis teşkilatı olurdu.

   Devlet, vatandaşa karşı olan görevini gerektiği gibi yerine getirse ne Beyoğlu'nun en güzel abisi olur ne de en şahane babası... Devlet işini yapmadığı için, görevini yapan memurlar kahraman muamelesi görüyor. 

  Şiddeti kullanarak ideal bir toplum yaratamazsın.

 "İnsan yaşadığı yere benzer" demişti bir şair. Hukukumuz da yaşadığımız yerler gibiydi, eskimiş, işlevini yitirmiş, çürümeye terk edilmiş, yıkılmak üzere...

  Bu ülkede canlı cansız her şey satılık. Paran varsa her şeyi satın alabilirsin, elbette en başta da insanları. Doktorları, hakimleri, savcıları, polisleri... Bu ülkenin sorunu ahlaksızlık, şeref yoksunluğu, onur kaybı...

  Kaybetmiş insanları, kazananlardan daha yakın bulurum kendime.

21 Kasım 2013 Perşembe

Kitap Kardeşliği


AFD:
    Kitap Kardeşliği'ni hala duymayanınız var mı? Ben hiç duymamışsınız gibi bahsedeyim. Bu yılın Şubat ayında 3 kişinin birlikte aynı kitabı okumasıyla başlayan serüven, çığ gibi büyüdü. Her ay, oylamayla seçilen bir kitabı 100'den fazla kişiyle birlikte okuyor, beğendiğimiz bölümleri birbirimizle paylaşıyor ve kitap hakkında konuşuyoruz. Hani şu yabancı filmlerde sıkça gördüğümüz kitap okuma grupları gibi. :).

     Bu yazıyı yazmak için özellikle bu ayı seçmemin nedeni ise Aralık ayında okuyacağımız birbirinden güzel iki kitaptan sizleri haberdar etmektir. Aralık'ın birinde Sabahattin Ali'den Kürk Mantolu Madonna ve Antoine De Saint-Exupery'den Küçük Prens'i okuyoruz. 

     Siz de bu güzel duyguyu bizimle birlikte yaşamak isterseniz yapmanız gereken tek şey aşağıda vermiş olduğum adreslerden birine Aralık ayı yapılacak olan okumaya katılacağınıza dair yorum bırakarak ayın birini sabırsızlıkla beklemek. 

     İki kitap da, bir çoğumuzun daha önce okuduğu eserler olabilir. Fakat böyle bir deneyimle okumanın zevki çok daha başka. Hem bu ay çocuğunuzla bile birlikte katılabilirsiniz. Zira Küçük Prens hem büyüklerin hem de küçüklerin zevkle okuyabileceği bir eser. Şu an bildiğim, 9 yaşında bir kardeşimiz de  bize annesiyle birlikte eşlik edecek. Sizler de aynı keyfi yaşamak istemez misiniz?

      Bu ayın okumalarına katılmak ve Kitap Kardeşliği'ni takip etmek için;
instagram: kitapkardesligi


Instagram: http://instagram.com/p/gyBd4Xr5Eq/ (Yoğun olarak instagram kullanılıyor)


16 Kasım 2013 Cumartesi

Macbeth - William Shakespeare

MACBETH
Orjinal Adı: Macbeth
WILLIAM SHAKESPEARE
Çevirmen: Sevin OKYAY
Çizim: Jon HAWARD
NTV Yayınları
Ağustos 2009, 4. Baskı
144 Sayfa

MRW:
   William Shakespeare’in ünlü trajedilerinden biridir Machbeth. Daha önce de bahsettiğim gibi ben üniversitede İngiliz edebiyatı da gördüğüm için böyle klasiklere ilgi duyuyorum ve okumayı seviyorum. Daha önce de NTV yayınları çizgi roman serisinden çıkan Dostoyevski- suç ve Ceza’yı okumuş ve çok beğenmiştim. 

   Amatör veya profesyonel tüm tiyatroların çokça sahnelenen oyunlarından biri olan Machbeth’i bir de bu şekilde okumanızı kesinlikle tavsiye ediyorum. Harika çizimlerle, renklendirmelerle, gerçek eserden alınan cümleleriyle 128 sayfaya sığdırılmış bu kitabı çok beğendim. Çizgi roman olması da bu tür klasik eserleri sıkıcı bulanlar için bir fırsat diye düşünüyorum. Bu arada küçük bir hatırlatma NTV yayınlarından çıkan bu güzel çizgi romanların fiyatları çok da uygun. Kitaplar internette 7 liradan satılıyor.

Kitap Tanıtımından:
   1040 yılında İskoçya. Kral Duncan, büyükbabası II. Malcolm'un ölümünden beri, altı yıldır ülkeyi yönetmektedir. Duncan iyi bir kraldır ama onun müşfik ve iyicil yönetiminde bile İskoçya durulmuş oturmuş bir ülke olmaktan uzaktır. Romalılar'ın gidişinin ardından, ülke yüzyıllar boyunca ikiye ayrılmış olarak kalmıştır, kuzeyde Viking çeteleri, güneyde Sakson kabileleri. Barbar bir ülkedir. Her yerel kabilenin kendi güçlü lideri vardır; onurlanmak için kılıcı tutan kollarının gücüne güvenen, çoğu kez de hayatta kalabilmek için savaşmaya mecbur olan erkekler. Ama ülke değişmektedir. Kral Duncan'ın saltanatıyla birlikte, tek bir İskoçya Kralı tarafından yönetilecek tek bir İskoç ulusu yaratmak üzere, kabileler arasında birlik için ender görülen bir umut belirmiştir. Ne var ki, herkes bu barışı hoş karşılamaz. Bazı kabile reisleri, bağımsızlıklarını korumak ve krala karşı isyanlarını sürdürmek ister, çoğu kez de başka kabileler ve İrlanda ile Norveç gibi başka ülkelerden savaşçılarla kuvvet birliğine giderler; hatta İskoçya Kralı payesini kendileri için isteyen bazı kabile reisleri bile vardır.

   Kral Duncan, tacını savunmak ve ülkesinde düzeni kurmak için, savaşta tecrübeli olan soyluların önderliği altında güçlü bir orduya komuta eder ve bu soylulardan en güçlüsü, en güvenilir olanı da Kral Duncan'ın kuzeni, Glamis Beyi ya da, bilinen adıyla...

...Macbeth'tir.

7 Kasım 2013 Perşembe

Ruhi Mücerret - Murat Menteş


RUHİ MÜCERRET
MURAT MENTEŞ
April Yayıncılık
Mart 2013, 3. Baskı
318 Sayfa

AFD:
   Murat Menteş ile Dublörün Dilemması ile tanışmış ve çok sevmiştim. Ruhi Mücerret okuduğum ikinci Menteş kitabı.

   Ruhi Mücerret, henüz bir sayfasını bile çevirmeden, kapağıyla bize çok şeyler vadettiğini söylüyor. Şu çocukluğumuzun hareket ettirdikçe değişen resimlerinden var kapakta, bir Orhan Gencebay çıkıyor televizyona bir Cüneyt Arkın. Kapağında neden bu iki güzide ismin seçildiğini, aslında Murat Bey Twitter hesabında özetlemiş.


   Artık sayfaları çevirme zamanı; Ruhi Mücerret, İstiklal Savaşı'nın  yaşayan son gazisi ve 100 yaşında. 100 yaşında ama sağlığı sıhhati iyi. Her sene Türkiye'yi il il dolaşıyor. Tüm şehirlerin kurtuluş günlerine onur konuğu ve konuşmacı olarak katılıyor. Sağlıklıdır, saygın bir kişiliktir, cumhurbaşkanı bile elini öpmek ister ama o artık vaktinin dolduğunu ve gitmesi gereken yerin neresi olduğunu biliyor. Ailesinin tüm ölümlerini görmüş;
   "Gelgelelim, artık kimseyi gömmek istemiyorum Mezarlıklara dolu gidip boş dönmekten yıldım. Benden sonra doğmuş insanların benden önce ölmelerine alışamıyorum.
     Karım Naciye ki aramızda 1 yaş var, 25 sene evvel vefat etti. Bir gece uyandım ki karıcığım gitmiş yerine ceset gelmiş.
     Büyük oğlum Recep'i, kızım Cevriye'yi ahirete kendi ellerimle uğurladım.
     En son küçük oğlum Mecit'i kaybettim. Bebeğim daha 73'ündeydi!.."

  Ruhi Mücerret'in yanında başka ilginç karakter isimleri de var tabii ki; Civan Kazanova, Masum Cici, Nazlı Hilal, Avni Vav, Serpil Silahlıperi, Fujer Fuji gibi... Bu karekterlerden en çok beğendiğim isimler tabii ki İstiklal marşımızdan alınan Ruhi Mücerret ve Nazlı Hilal oldu. Esinlendikleri mısralarla o kadar uyumlular ki...

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilâl

Fışkırır ruh-i mücerred gibi yerden na´şım;


 Kitapta neredeyse, beğendiğim cümleleri not almadan geçmediğim sayfa, yok gibi. Birbirinden güzel cümlelerin yanında, yüzünüze bir gülümseme konduran; her bölüm başına yapılan alıntılar, Ruhi Mücerret'in mezar taşına yazdırmak istedikleri ve Civan Kazonava'nın icat edilmeseydi ben icat ederdim dediği cümleler ile kitap Yekta Kopan'ın da dediği gibi çok cümbüşlü. :)

 Son olarak kitap içeriğinden bahsedip reklam mevzusuna değinmemek olmaz. Menteş bu kitabında aslında reklamların hayatımızı nasıl ele geçirdiğini ve reklam sektörünün nerelere kadar gelebileceğini biraz bilim kurgu tarzında da olsa bizlere sunmuş. Aslında bilim kurgu da sayılmaz ya, kitapta olan olayların gerçekleşmesi an meselesi gibi.

  Kitabı çok beğendim, herkese okumasını tavsiye ederim fakat, son bölümlerinde nedense ilk bölümlerde aldığım keyfi alamadım. Bunu da söylemeden geçmeyeyim.

   Ruhi Mücerret hakkında Murat Menteş'in söyleşilerini izleyeyim dedim. İlk başta Ahaber'in aşağıda bulunan söyleşisini izledim.

   Anlayamadığım bir şey var? Sunucuya sormak istiyorum. Bir yazar çağırmışsınız ve onun son kitabı hakkında konuşacaksınız fakat edebiyattan bihabersiniz, bence Murat Menteş'in hiçbir kitabını okumadığınız gibi hakkında konuşacağınız son kitabını da okumamışsınız. Kitabın kapağı, arka kapakta yazanlar ve klasikten öteye geçemeyen sorular üzerinden edebiyat sohbeti yapmaya çalışıyorsunuz. Bu nasıl bir meslek anlayışıdır? Asıl şaşırdığım ise Murat Menteş'in sunucuya "Acaba siz kitabı okudunuz mu?" diye sormamış olması. Murat Menteş acaba saygısızlık mı yapmak istemedi yoksa eleştirdiği reklam sektörünün bir anlık da olsa parçası mı oldu? İnşallah birinci seçenektir diye umuyorum.

   Önemli olan yeni çıkan bir kitabın yazarını ağırlayarak reklam yapmak mı yoksa aşağıda Yekta Kopan'ın söyleşisi gibi Murat Menteş'in kitaplarını okumuş, yaptığı işleri bilen, edebiyat ve mizah anlayışının güzel bir şekilde analiz yapabilen birinin hakkını vererek yaptığı söyleşi mi daha makbuldür?


Altı Çizilesi:
"Dün görüşemedik nerelerdeydiniz?"
"30 sene evvel bana'3 ay ömrünüz kaldı' diyen doktorun cenaze merasimindeydim."

   Gittiğim Şehirlerde beni valiler, kaymakamlar, belediye başkanları karşılıyor. "Ruhi Bey" diyorlar "maşallah turp gibisin. En fazla 60 gösteriyorsun. Gençsin sen hepimizi gömerşin"
   Yaşlanmanın bir iyi tarafı da, haşerelerden asla rahatsız olmamaktır.

  100 sene nasıl mı geçti? Size şu kadarını söyleyeyim, 1 saniye ile 1 asır arasındaki fark abartılıyor. Ve… mazide kalan her şey kısa sürmüş demektir.

  Güneş, dünyanın son günüymüş gibi parlıyordu. Hava öyle sıcaktı ki, tavuklar haşlanmış yumurta yumurtluyordu.

  İnsanın geleceği görememesi ne büyük lütuf.

  Ölüm karşısında herkes acemidir; ben de öyleyim. Hala hayattasınız aziz okur, şansınız var: Acemi şansı.

   Senden bekleneni, sana emredileni ya da seni kurtaracak olanı değil; kalbinin derinliklerinde tasdikleneni yap. İyiliği içselleştir.

   Bir yetim çocuğun başını okşa. O zaman onun gözlerinde Allah'ı görürsün. Bir fakire yardım et. Onun gözlerinde Allah'ı görürsün. Bir kediye yiyecek ve su ver. Onun gözlerinde Allah'ı görürsün.

   Birinin duygularına haddinden fazla değer verirsen, onu anlaman imkânsızlaşır.

   Mezar taşlarındaki ölüm tarihleri, ölülerin bizi kaç yıldır beklediğini gösterir. 

 Delirsen bile gerçeklerden kaçamıyorsun. mahvolmakla, sorumluluklardan kurtulamıyorsun. suç işleyerek yasaları değiştiremiyorsun.

   Bir insan hakkındaki gerçek duygularımız, onu uyandırırken açığa çıkar.

 Ölmedim. Uyandığımda tepemde floresan lambayı görünce hala dünyada olduğumu anladım. Arzulamak, elde etmekten; hasret, kavuşmaktan; hatırlamak, unutmaktan bin kat şiddetliydi.

  Bazen kötüler, nadiren iyiler kazanır. Çoğunlukla herkes kaybeder.

  Bir insan acıdan delirdiğinde, diğerleri onun acısını değil, deliliğini görürler.

  Kadın karar verene, erkek anlayana dek ömür bitiyor.

  “Çay alır mıydınız?” Bu cümleye dikkat edin sevgili okur. Bir düşüncenizi söylediğiniz anda çay teklif eden kimse, size katılmıyor demektir.

  Haklı çıkmanın aşağılık tatmininden vazgeçemeyen beleşçiler, kötümserlikte ısrarcıdır.

4 Kasım 2013 Pazartesi

Okuma Şenliği - Kış 2013


AFD:
   Pinuccia'nın düzenlediği Okuma Şenliği'nin ikincisi başladı. Okuma zevkimize zevk katan etkinliğe katılmazsak olmaz tabii ki. Bence siz de geç kalmadan bu zevkli etkinliğe katılın.

   Kitaplarımı belirledim sayılır ama Kitap Kardeşliği'nde seçilecek kitapları da bu kategorilere eklemeye çalışacağım. Kurallar ve kategoriler hakkında ayrıntılı bilgi için:  http://pinucciasbooks.blogspot.com/2013/11/okuma-senligi-kis-2013.html



Kategoriler: 
(Tüm kategoriler için okuyacağınız her bir kitap en az 200 sayfa olmak zorunda):

1. Kategori (10 puan): Altın Kitaplar Yayınevi’nden çıkan bir kitap okuyanlara.
Benim Okumayı Planladığım: Kayıp Sembol - Dan Brown -Altın Kitaplar

2. Kategori (10 puan): Kütüphaneden ödünç alınmış veya sahaftan satın alınmış bir kitap okuyanlara.
Benim Okumayı Planladığım: Üç Anadolu Efsanesi - Yaşar Kemal - Cem Yayınevi

3. Kategori (10 puan): Adında bir hayvan adı olan bir kitap okuyanlara.
Benim Okumayı Planladığım: Bob'un Dünyası - James Bowen -Yabancı Yayınları

4. Kategori (15 puan): 600 sayfadan uzun bir kitap okuyanlara.
Benim Okumayı Planladığım: Ahrar - Rafet Elçi -Litera Yayıncılık

5. Kategori (15 puan): Nobel Edebiyat Ödülü kazanmış bir yazarın bir kitabını okuyanlara.
Benim Okumayı Planladığım: -Sarı Esirler - Pearl S. Buck - Remzi Kitabevi (Nobel aldığı Tarih: 1938)

6. Kategori (15 puan): Türk edebiyatında klasik kabul edilen bir roman okuyanlara.
Benim Okumayı Planladığım:  Yılanların Öcü - Fakir Baykurt

7. Kategori (15 puan): Hiç okumadığınız bir ülke edebiyatından bir kitap okuyanlara.
Benim Okumayı Planladığım: Işığın O Kör Edici Yokluğu - Tahar Ben Jelloum - Can Yayınları (Fas)

8. Kategori (20 puan): Sinemaya uyarlanmış bir kitabı okuyup filmini izleyenlere.
Benim Okumayı Planladığım: Bereketli Topraklar Üzerinde - Orhan Kemal

9. Kategori (20 puan): Adında kış mevsimine ilişkin bir sözcük olan veya konusunda kış teması olan bir kitap okuyanlara.
Benim Okumayı Planladığım: Sisle Gelen Yolcu - Jean Christophe Grange - Doğan Kitap

10. Kategori (25 puan): Yasaklanmış bir kitap okuyanlara.
Benim Okumayı Planladığım: Cesur Yeni Dünya - Aldous Huxley - İthaki Yayınları (İrlanda) 

11. Kategori (25 puan): Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk hakkında yazılmış bir kitap okuyanlara.
Benim Okumayı Planladığım: Atatürk/Bir Milletin Yeniden Doğuşu - Lord Kinross - Altın Kitaplar

12. Kategori (25 puan): Yayınlanmış en az beş kitabı olan bir yazarın ilk kitabını okuyanlara.
Benim Okumayı Planladığım:  Altın Kupa - John Steinbeck - Cem Yayınevi (1929) ya da Kuyucaklı Yusuf - Sabahattin Ali - Yapı Kredi Yayınları (1937) 

13. Kategori (25 puan): Bir biyografi veya otobiyografi okuyanlara.
Benim Okumayı Planladığım: Mavi Saçlı Kız - Burçak Çerezcioğlu -Yapı Kredi Yayınları

14. Kategori (30 puan): Okuma yazmayı öğrendiğiniz yıl ilk kez yayınlanmış bir kitap okuyanlara.
Benim Okumayı Planladığım: Hilekar - Frederick Forstyh - Altın Kitaplar (1991) veya Şirket - John Grisham - İnkilap Yayınevi (1991) ya da Altın Sahili - Nelson Demille - Altın Kitaplar (1991) 

15. Kategori (40 puan): Bir üçleme veya aynı seriden üç kitap okuyanlara.
Benim Okumayı Planladığım: Pardayanlar 2-3-4 - Michel Zevaco - Erko Yayıncılık

2 Kasım 2013 Cumartesi

Ekim 2013 Çok Satan Kitaplar Listesi


  Kitap satışı yapan 20 farklı sitenin çok satan kitaplar listelerini harmanlayarak oluşturduğumuz Ekim ayı listemizin başında Yılmaz Özdil'in son kitabı Beraber Yürüdük Biz Bu Yıllarda var.



Beraber Yürüdük Biz Bu Yıllarda
Bir tablo hayal edin.
Sanat eseri.
Miras. Size ait.
Tuvali, Türkiye coğrafyası.
Boyası, şehit kanı, alın teri.
Her sabah uyanıyorsunuz.
Gururla seyrediyorsunuz.
Ama, birileri her sabah sizden önce uyanıp o tablonun başına geçiyor
ve orasına burasına minik minik fırça darbeleri atıyor.
Her sabah bir minik fırça darbesi.
Usta işi.
Küçük küçük değişiyor tablo.
Aniden değil.
Milim milim.
Alıştıra alıştıra.
Yedire yedire.
Aradan yıllar geçiyor.
Tablo, o tablo olmaktan çıkmış!
Komple değişmiş.
Dedim ya, kanıksamışsınız.
Bakıyorsunuz bakıyorsunuz
Tablo, hâlâ aynı tablo zannediyorsunuz.
Peki ne yapılabilir
Fark, nasıl fark edilebilir
Orijinalin aslında ne kadar değiştiği
Ne hale getirildiği
İlk bakışta nasıl anlaşılabilir
Tek çare var. Kıyas.
Tablonun ilk haliyle...
Son halini yan yana koymalı.







1. Beraber Yürüdük Biz Bu Yıllarda - Yılmaz Özdil - Doğan Kitap
2. Ve Dağlar Yankılandı - Khaled Hosseini - Everest Yayınları
3.Bukre - Kahraman Tazeoğlu - Destek Yayınları
4.Bir Psikiyatritin Gizli Defteri - Gary Small - NTV Yayınları
5.Kardeşimin Hikayesi - Zülfü Livaneli - Doğan Kitap












6. Sabah Uykum - Ahmet Batman - Destek Yayınları
7. Tek Kanatlı Bir Kuş - Yaşar Kemal - Yapı Kredi Yayınları
8. Soğuk Kahve - Ahmet Batman - Destek Yayınları
9. Beyoğlu'nun En Güzel Abisi - Ahmet Ümit - Everest Yayınları
10.Devrim Ayetleri - Eren Erdem - Kırmızı Kedi Yayınları







11. Kürk Mantolu Madonna - Sabahattin Ali - Yapı Kredi Yayınları
12. Cehennem - Dan Brown - Altın Kitaplar
13. Senden Önce Ben - Jojo Moyes - Pegasus Yayıncılık
14. Allah De Ötesini Bırak - Uğur Koşar - Destek Yayınları
15. Çiçeklerimi Rüzgara Verdim - Debbie Macomber - Martı Yayınları









16. Leylim Leylim - Ahmet Arif - İş Bankası Kültür Yayınları
17. Aile Çay Bahçesi Yekta Kopan - Can Yayınları
18. Vatanı Sattık Bir Pula - Hıfzı Topuz - Remzi Kitabevi
19. Hades'in Evi - Rick Riordan - Doğan Egmont Yayıncılık
20. Dönüş - Ayşe Kulin - Remzi Kitabevi









21. Kaiken - Jean Cristophe Grange - Doğan Kitap
22. Mimoza Sürgünü - Nazan Bekiroğlu - Timaş Yayınları
23. Karatay Diyeti - Canan E. Karatay - Hayy Kitap
24. Ben Bir Ağacım - Orhan Pamuk - Yapı Kredi Yayınları
25. Peri Gazozu - Ercan Kesal - İletişim Yayınları









26. Tanrının Unutulan Çocukları - Craig Silvey - Martı Yayınları
27. Daha - Hakan Günday - Doğan Kitap
28. Yaş 75 Yolun Yarısı - Ertuğrul Akbay - Yaysat
29. Sevgilimden Son Mektup - Jojo Moyes - Pegasus Yayıncılık
30. Dön Kardeşim - Mustafa Mutlu - Kırmızı Kedi Yayınları



Haftanın çok satan kitapları - Ayın çok satan kitapları - çok satan kitaplar - çok satan kitaplar 2012 - çok satan kitaplar 2013 - en çok satan kitaplar- çok okunan kitaplar - kaç adet sattı - ne kadar sattı - ocak - şubat - mart - nisan - mayıs- haziran - temmuz - ağustos - eylül - ekim - kasım -aralık

1 Kasım 2013 Cuma

Malulen emeklilik kapsamındaki düzenleme


    Malulen emeklilik meslek hastalığı ya da iş kazası nedeniyle çalışma gücünün ve kazanma gücünün en az %60’nın kaybolması durumunda yaş sınırına bakılmaksızın, gerekli olan sigorta ve prim ödeme gün şartlarını sağlamış kişilere sağlanan erken emeklilik hakkıdır.

   Malulen emeklilik için sigortalının 10 yıllık sigortalılık süresini ve 1800 gün prim ödeme gününü tamamlamış olması gerekmektedir. Maluliyete sebebiyet veren hastalıklar malulluk tespitiişlemleri için hastalık listesinde belirtilmiştir. Ancak 1 Eylül 2013 tarihi itibariyle malulluk kapsamı genişletilmiştir. Buna göre organ nakli olanlar, kanser ve diyabet hastalarına ayrıcalıklar tanınmakta. Yeni uygulamaya göre kanser hastaları 18 süreyle malul sayılıyor ve bu süre içerisinde malulluk aylığı bağlanıyor. 18 ayın sonunda hastalıkta iyileşme olursa malulluk hakkı geri alınıyor. Eğer hastalık geçmemişse malulluk hakkı devam ediyor. Diyabet hastalarının ise malul sayılabilmeleri için 3 organında hasar olması gerekiyor. Diyaliz hastalarının uygulamaya göre çalışma gücündeki kaybı %60 olarak kabul edildiği için prim ödeme şartlarını yerine getirmişlerse malulen emekli sayılabiliyorlar. Aynı şekilde organ nakli geçirmiş hastalar için de aynı şart geçerli olmakta.

   Yeni düzenleme ile birlikte eylül ayı itibariyle 4250 kişi malulen emekli olma hakkı elde etmiş durumda. Malulen emekli olanlara bugün 971 TL maaş verilmekte.

Malulen emeklilik hakkında dha fazla bilgi almak için http://www.tebkobitv.com/kategori/vergi-hukuk/sosyal-guvenlik

Bu bir tanıtım yazısıdır...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...