18 Mayıs 2015 Pazartesi

Demir Ökçe - Jack London

DEMİR ÖKÇE
Orijinal Adı: The Iron Heel
Çevirmen: Levent CİNEMRE
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Ağustos 2014, 2. Baskı
Orijinal İlk Basım: 1908
320 Sayfa

AFD:
   Blogumuzda bir ilk; Misafir yazar. Bu sefer Demir Ökçe'nin yorumunu kitabı birlikte okuduğum sevgili arkadaşım Erman yapacak.

ERMAN:
   Kitap okuma gruplarının kitap seçimleri bizi tatmin etmediği için uzun zamandır AFD ile beraber kitap okuma planımız vardı. Ancak ikimizin de okumadığı kitabı bulmak biraz zaman aldı ve sonunda Martin Eden'ı severek okuduğumuz için Demir Ökçe'de karar kıldık. Kitabı bitirdikten sonra AFD beni 'blog'da misafir edeceğini ve bir yorum yazmamı istedi. Kişisel sayfasında birkaç satır kitap yorumu yazan biri için stresli bir başlangıç ve doğal olarak bana göre biraz uzun bir yazı oldu. Umarım beğenilir.

   Distopik kitaplara özel bir ilgim var. Bu kitabı da hem distopik bir eser olduğu söylendiği için hem de Jack London'ın diğer bir kitabı olan Martin Eden'dan çok etkilendiğim için okumaya karar verdim. Dolayısıyla kitabı değerlendirirken diğer distopik eserlerle ve Martin Eden'la karşılaştıracağım.

   Öncelikle Everhard, Martin Eden'a göre daha bilge ve ayakları yere basan sağlam bir karakter. Aynı şekilde aşık olduğu kız da tam Jack London'ın istediği şekilde müesses nizama onunla beraber karşı çıkıyor. Martin Eden'da olduğu gibi burada da ana karakter, fiziksel özellik olarak yazara benziyor. Bu açılardan bakıldığında kitap -bize distopik olarak tanıtılsa da- aslında Jack London'ın kişisel bir ütopyası diyebiliriz. (Everhard'ın her ortamda özgüvenle konuşması, konjonktürü iyi okuması ve sevdiği kadının onun istediği tepkileri vermesi vs.)

   Bunun yanında bizlere sosyalist bir bakış açısı kazandırıp artı değeri çok basit bir şekilde anlatsa da kitap klasik anlamda bir distopya değil maalesef. Ayrıca kitapta anlatılan distopik! sistemin yerine kurulan yeni düzenden çok bilgi paylaşılmamış, dolayısıyla yazarın kafasındaki ideal düzenin nasıl bir şey olduğuna dair pek bilgimiz yok.

   Hülasa, edebi açıdan çok harika bir kitap olmamakla beraber (sistemi eleştiren bir propaganda kitabı gibi) okunması gereken, sistem eleştirisi akıllıca ve cesurca yapılmış, ana karaktere hayran olduğum bir kitap benim için. Jack London okumaya devam ediyoruz.

   
AFD:
  Bu güzel yorumun üzerine çok şey söylenemez. Sadece benim de kitabı çok sevdiğimi ve kesinlikle önerilecek kitaplarımın arasına girdiğini belirtmek isterim.

Kitabın Tanıtımından:
   Jack London’ın Demir Ökçe’si distopya edebiyatının ilk örneği olarak kabul edilir. Günümüzden yüz yılı aşkın bir zaman önce kaleme aldığı eserinde London, çok eski ama hiç eskimeyen bir hikâyeyi konu edinir. Ezen ve ezilen mücadelesi tüm çıplaklığıyla gözler önündedir. Amerika Birleşik Devletleri’ni pençesine almış olan Oligarşi, namıdiğer Demir Ökçe tüm şiddeti ve gaddarlığıyla emekçilerin üzerine yürümektedir. Tröstler, ekonomik ve siyasi ilişkiler, faşist devlet yapılanması sanki daha o zamandan yirminci yüzyılda insanlığın yaşayacağı acı olayların habercisi gibidir...

Jack London Hakkında:
haberler.com
   Jack London -gerçek adıyla John Griffith London- 1876'da San Francisco'da doğdu. Çocukluk yılları sefalet içinde ama alabildiğine hareketli geçti. En büyük zevki kitap okumaktı, ancak ailesinin güç koşullarda yaşaması yüzünden on dört yaşında okulu bırakıp bir konserve fabrikasında çalışmaya başladı. Yaşadığı çevredeki sefaletin ve kötü çevrenin de etkisiyle on altı yaşına gelmeden bir sokak çetesinin üyesi olmuştu. Sonraki yıllarda sokak çetesinde yaşadığı deneyimleri The Cruise of the Dazzler ve Tales of the Fish Patrol isimli öykülerinde yazıya döktü. 1893'te, hem para kazanmak hem de maceraperest duygularını tatmin için Sibirya ve Japonya'ya giden bir gemide çalışmaya başladı. ABD'ye döndükten sonra da tüm ülkeyi baştan sona dolaştı. Ancak kitaplara ve okumaya âdeta aşkla bağlıydı. Yoğun çalışmaların ardından Californiya Üniversitesi'ne girmeyi başardı, ancak maddi zorluklar yüzünden eğitimini tamamlayamadan ayrılmak zorunda kaldı. 1897'de, Klondike'ta altın madeni bulunduğu haberi üzerine altın aramaya koyuldu. San Francisco'ya dönüşünün ardından yaşadığı bu deneyimi yine öykülere döktü. İlk öyküleri Overland Monthly ve Atlantic Montbty'de yayımlandı. 1900'de ülke çapında tanınmasını sağlayan The Son of the Wolf yayımlandı. 1902'de Londra'ya giden London'ın hayatı olaylar ve maceralarla doluydu. Güney denizlerine yolculuk yaptı, Rus-Japon savaşında muhabirdi. Yaşadığı olaylar ve kazandığı, deneyimler pek çok öyküsüne ve romanına zemin oluşturdu. Aralarında, The Call of the Wild (Vahşetin Çağrısı), White Fang (Beyaz Diş), Martin Eden gibi romanların da yer aldığı pek çok esere imza attı. 1916'da Californiya'da öldü.

Jack London'un Türkçeye Çevrilen Eserleri: 
Acemi Gece
Acı Kuvvet
Açlar Ordusu
Ademden Önce (1907)
Alaska Kid
Alın Teri
Altın Rüyası
Altta Kalanlar
Ataların Tanrısı
Ateş Yakmak
Ay Vadisi (1913)
Bana Göre Hayatın Anlamı
Beyaz Cehennem
Beyaz Diş (1906)
Beyaz Sessizlik
Bin Düzine Yumurta
Bir Lokma Et
Boksör
Buck'ın Maceraları
Büyük Serüven
Cambazhane Köpeği
Can Yoldaşı
Cinayet Şirketi 
Dağdan İnme
Dehşet Ülkesi
Demir Ökçe (1908)
Demiryolu Serserileri (1907)
Deniz Kurdu (1904)
Deniz ve Çocuk
Denizin Çağrısı/Doğanın Çağrısı
Denizler Serüveni
Devrim
Direniş
Doğu Yakası
Dolu Dizgin Bir Denizci
Dönek
Düş Ülkelerine Yolculuk
Elsinore'da İsyan / Gemide İsyan
Gece Doğan
Geleceğin Hikayeleri
Güneş Çocuğu
Halk Avcısı
Hawaii Hikayeleri
İnsanın Sadakati
İntihar
İstiridye Korsanları
John Barleycorn (Bir Alkoliğin Anıları) (1913)
Katıksız Sevgi
Kızi Kar ve Kan
Kızıl Veba
Kumarbazlar Cenneti
Kurdun Oğlu/Kurt Dölü/Kurt Hücumu/Kurt Kanı/Kurt Oyunu
Macera / Macera Arayan Kadın
Martin Eden (1909)
Meksikalı/Meksikalı Devrimci
Midas'ın Müritleri
Ormandan Gelen Ses
Ölüme Boyun Eğmeyen Adam
Pazarlık
San  Francisco Korsanları
Sevginin Katıksızı
Sirk Köpeği
Suikast Bürosu
Şafak Kızı
Şampiyon
Tanrılar ve Köpekler
Tek Özgürlüğüm
Uçurum Halkı/Uçurum İnsanları
Uzak Bir Ülkede/Uzak Diyarlarda
Vahşetin Çağrısı (1903)
Yabani Adam
Yakalanış
Yanan Gün Işığı (1910)
Yaşama Hırsı
Yıldızlar Korsanı
Yol
Yumruk

3 yorum:

  1. okudum nefis yaaa. bi de martin eden nefis :)

    YanıtlaSil
  2. Okunması gereken bir kitap bilgi için teşekkürler :)

    YanıtlaSil
  3. Jack London'dan bir kaç kitap okudum ben. Okuduklarım arasında ki favorim her zaman Martin Eden olsa da Demir Ökçe'yi de beğenmiştim.

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...